Kim Sevmez Yönetim Tarihini? – Alternatif Bir Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi Okuması

Kim Sevmez Yönetim Tarihini?

Alternatif Bir Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi Okuması


Yürütücüler
Fatma Eda Çelik

Amaç-İçerik
Bu etkinliğin adını koyarken, Virginia Woolf’un “Kim Korkar Hain Kurttan?” tiyatro oyunundan ve Ali Nesin’in “Kim Korkar Matematikten?” kitabından esinlendim. Adını koymaktan imtina ettiğimiz veya öylesi yeterince sofistike gelmediği için küçümsediğimiz bir alanın adını koyalım ve tarihe bir de onun gözünden bakalım istedim. Bu etkinlik, Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’ne “yönetim tarihi” merceğinden bakmayı hedefliyor. Bu mercekten toplumsal ilişkilerin bütünü nasıl örgütlenmiş, nerelerde çelişkiler ve çatışma dinamikleri biriktirmiş, nerelerde tıkanmış ve nasıl değişmiş hep birlikte onu yeniden keşfedeceğiz.

Kontenjan
15-20

Kimlere?
Tüm disiplinlerden lisans ve lisansüstü öğrenciler, araştırmacılar katılabilir.

Ücret
Etkinlik katılımcıları çadırda kalır, yedi gün dört öğün yemek, temel ihtiyaçlar hepsi dahil 6.400 TL’dir.

Ek Hazırlık
1. Fatma Eda Çelik, “Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nde ‘Merkezi Devlet’i Çalışmak: Yeni Bir Yöntemsel ve Kavramsal Çerçeve”, Kişisel İktidardan Millet Meclisine: Saltanattan Cumhuriyete, İmge, 2022.

2. Alp Yücel Kaya; Türkiyede Burjuva Devrimi (1908-1923), Devrimci Marksizm, 55, 2023, 9- 52.

3. Doğan Y. Çetinkaya, “1923 Öncesinde Türkiye’de Kapitalizm, Sermaye ve Burjuvazi”, Gökhan Atılgan, 100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti, Yordam Kitap, 2024, 295-312.

4. Fatma Eda Çelik ve Meryem Çakır Kantarcıoğlu, “Cumhuriyet’in Kuruluş Anlatısında Bir Toplumsal Tabaka: ‘Eşrâf”, Mülkiye Dergisi, 47 (5), 211-257, 2023.

5. Ömür Sezgin, Türk Kurtuluş Savaşı – Siyasal Rejim Sorunu, İmge, 2005.

6. Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu, Devrimci Meclis – II. Meclis (1923-1927), Kırmızı Kedi, İstanbul, 2021.

Ayrıca isteğe bağlı olarak, aşağıdaki anı ve roman okunabilir.

7. Emin Sazak, Emin Bey’in Defteri – Hatıralar, Bilgeoğuz Yayınları, 2009. (Mülkiyetin ve sermayenin el değiştirme süreçlerini anlamak için okunabilecek bir kitap.

8. Kemal Anadol, Büyük Ayrılık, Yakın, 2022 (1900’lerin başından 1922 Savaş sonuna kadar geçen süreci, belgelere dayalı ama roman şeklinde yazılmış bir eserle anlatıyor. Kitap Foça’yla açılıyor.)

Detaylı İçerik

1.Gün

Weber’in gelip yerleştiği Türkiye’ye Marx uğrayamaz mı?

Devlet ve devrime toplumsal ilişkiler perspektifinden bakmak mümkün mü sorusunu sorarak başlayacağız. Yönetimi alışıla geldiği gibi, toplumdan ayrı bir yapı, araç ve yöneticiler toplamı olarak değil de, toplumsal ilişkilerin örgütlenme tarzı içinde tanımlamanın mümkün olduğu üzerine konuşacağız. Bu yöntemsel tartışma, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerindeki toplumsal ilişkileri ve değişim süreçlerini yeniden düşünmek için bir giriş oluşturacak.

2.Gün

Yönetim tarihi egemen sınıfların tarihidir; yöneticilerin veya bürokratların değil.

18. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, geç Osmanlı yönetim tarihini siyasal zor aracılığıyla toplumsal artığa el koyan tabakaların, onların kurduğu “kapı”lar sisteminin yaşadığı kriz ve çözülme süreçleri üzerinden değerlendireceğiz. Yönetici sınıf, bürokrat kavramı yerini iltizam (malikane), vakıf, mülk arazi üzerinde yükselen sultan, hanedan, vezir, paşa, mevali (ulema) kapıları ile âyân, eşrâf, yeniçerilere bırakacak. Babıâli’den başlayarak kurumları bu artık çekim mekanizması üzerinden kurulan yönetsel ilişkiler şeklinde görmeye başlayacağız. Yaşadıkları kriz ve çözülüşün, 19. yüzyıl boyunca nasıl yeni bir kurumsallaşma süreci doğurduğunu göreceğiz. Kolektif iktidarlarının sultan, devlet tüzel kişiliği ve kolektif karar alma organları olan merkezi ve yerel meclisler (mülki idare dahil) üzerinden nasıl şekillendiğini konuşacağız. Toprak başta olmak üzere yaşanan (mutlak) özel mülkiyet- mülksüzleşme, çeşitlenen artı-değer biçimlerinin ortaya çıkardığı yeni tabakaları ve egemen sınıf olmak için verilen mücadeleyi masaya yatıracağız. Kriz ve yeni yönetsel mekanizmanın oluşum süreçleri değerlendirilirken, sürekli, dünyadaki kapitalistleşme süreçleri, pazarların oluşumu, eklemlenme süreçleri ve savaşlar üzeri de görüş alanımızda olacak.

3.Gün

Devrim sürecini yönetirken kurulan devlet – karar alma mekanizmaları ve karar almama stratejileri

1908 ve 1923 Devrimlerini 2.gün ele aldığımız yeni tabakalar ve onların yönetsel mekanizmalara egemen olmayı sürdüren tabakalar karşısındaki konumlanmaları üzerinden anlamaya çalışacağız. Yerel meclislerin, Meclis-i Mebusan ve Büyük Millet Meclisi’nin neden sultan, Heyet-i Vekile, Heyet-i Âyân’a karşı konumlandığına yoğunlaşacağız. Askeri ve mülki yönetim içindeki yarılmaları ve mücadeleyi görünür kılacağız. 1908 Devrimiyle birlikte yasama üzerinden kurulan yeni iktidar alanını; 1913’te İttihat ve Terakki’nin yürütmeyi ele geçirmesiyle değişen dengeleri konuşacağız. Dini ve etnik toplulukların 1908 Devrimine nasıl dahil olduğunu, sonra hangi gelişmelerin bir kopuş yarattığını göreceğiz. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı olduğu kadar, vergi sistemi, meclisler, mülki idare, milli iktisat politikası görüş alanımızda olacak. 1918-24 arasına daha ayrıntılı eğilip, kongreler (sivil ve askeri kanatları), çeteler-Kuvayı Milliye ve Büyük Millet Meclisi’nin (I. ve II. Meclis) mülki, askeri ve adli yönetiminin nasıl bir ikili iktidar süreci yarattığını, iç mücadeleler içinde karar alma/almama süreçlerinin ve kurulan yönetsel mekanizmaların nasıl Cumhuriyet’i bir talep ve imkan olarak ortaya çıkardığını konuşacağız.

4.Gün   TATİL

5.Gün

Yönetimin ulusal sınırları nerede biter, uluslararası sınırları nerede başlar? – İşgal Yönetim(ler)i

Askeri tarih savaşları, siyasi-uluslararası tarih dönemleme olarak Mütareke Dönemini görür; ancak bu dönemde İstanbul Hükümeti’nin hakimiyetindeki alanın İtilaf Devletlerinin işgal yönetimi tarafından yönetildiğini görmez. Oysa, Birinci Dünya Savaşı’nın Savaş Konseyi bir Barış Konseyi olarak toplanmış; Paris Konferansı’ndan başlayarak işgal altındaki ülkeleri, dışişleri bakanları-yüksek komiserler ve komiteler ile komutanlar üzerinden yönetmeye başlamıştır. İtilaf Devletleri ile İstanbul Hükümeti arasında kurulan ilişkiyi anlamadan, ikili iktidar koşullarını anlamak imkansızdır. Sevr Antlaşmasının bu vesayet ilişkisinin ürünü olduğunu, Lozan Antlaşmasına giden süreçte İstanbul’un yönetiminin ele alınmasının önemini vb. ancak bu ilişkiyi anladığımız zaman kavrayabiliriz. İstanbul’un fiili ve resmi işgali, mitingler, grevler, Meclis-i Mebusan seçimlerinin yenilenmesi, meclisin dağıtılması, meclisin tekrar ancak Anadolu’da toplanabilmesi, İstanbul-Ankara karşıtlığının derinleşmesi de aynı şekilde işgal yönetimiyle birlikte anlaşılabilir. Buna iktisadi ilişkilerden kapitülasyonları, Düyun-u Umumiye İdaresi’ni, İstanbul’daki bankaları vb. de eklemeliyiz. Kolektif işgal yönetimi girişimin neden ve nasıl çözüldüğü de bu ilişkinin doğasını anlama açısından önemlidir. Batı Anadolu’nun işgalinde Yunan Krallığı Yüksek Komiserliğinin kurduğu yönetim de, cephe ve cephe gerisinin yönetimi, gayrinizami harbin yönetimi vb.  açısından önemlidir. İşgal edilen yerlerin kurtarılmasıyla kurulan yönetimler de devrim- kuruluş sürecinin temel meselelerinden olmuştur. Bu süreçte yapılan düzenlemeler, toprak mülkiyeti açısından önemli sonuçlar da doğurmuştur. Kuzeydoğu ve Güneydoğu’daki işgal de, hem Ermeni ve Kürtlerle kurulacak ilişkileri hem de Sovyetler, İngilizler ve Fransızlarla ilişki ve karşı karşıya gelişleri belirlemiştir. Onun için bu bölgelerin de bu süreçte nasıl yönetildiği özel bir önem taşımaktadır.

6.Gün

Yönetime kimler katılacak, kimler katılamayacak? Büyük Millet Meclisi’nin dışında kalanlar – dışlama, tasviye ve yok sayma

3.Gün ele aldığımız süreci, karar alma mekanizmaları üzerinden yaşanan dışlama süreçlerine yoğunlaşarak ayrıntılandıracağız. Bunlardan ilki sınıflar arası bir dışlama ile, temsil organının burjuvazinin eline geçtiği uğrak olacak. Bunun için, farklı halkçılık program ve alternatiflerini konuşacağız. Diğeri hem sınıflar arası ilişkileri hem de sınıf-içi ilişkileri belirleyen bir temsil krizi ve çözümü olacak. Bunun için de, meşrutiyet ve cumhuriyet tartışmalarını ele alacağız. Seçmen ve seçilme hakkına sahip yurttaşlar olarak Meclis’in seçim süreçlerinden ve kamu yönetiminden dışlanma noktasında gayrimüslim toplulukların nasıl dışlandığı; uluslararası ve mülki sınırların çizilme süreci olan 1924-26 dönemecinde Kürtlerin merkezi ve yerel temsilindeki farklılaşmaları; 1923-24 döneminde gündeme gelmesine rağmen kadınların 30’lara kadar seçme ve seçilme hakkı kazanamamalarına neden olan dışlanma süreçlerini de ayrıca konuşacağız.

7.Gün

Anayasalar gerçekten bu kadar önemli mi? – Kanûn-i Esâsî, İki Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 ve 1924)

Altı günlük maratonun sonunda anayasalar bir günde mi yazılır, bunu tartışacağız. Veya Meclislerde gündeme geldikleri ve kabul edildikleri günler içinde ve yazım sürecine doğrudan katılanlarca mı yazılırlar, bu soruları irdeleyeceğiz. Yoksa, anayasaların yazıldığı uzun bir süreç mi vardır, sorusunu soracağız. Sınıf ve siyasal mücadele içinde dinamik bir şekilde değişen yönetsel yapının anayasaların yazılma süreçlerini nasıl belirlediğini tartışacağız. 1908-1924 yılları arasında kabul edilmiş üç anayasayı bu perspektifle yeniden ele alacağız. Böylelikle, altı günün de kısa bir özetini yapmış ve başka bir boyuttan o güne kadar yürüttüğümüz tartışmaları yeniden ele alacağız.

 

Afişi Pdf olarak indirmek için tıklayınız


KAYDOL


Tarih

Başlangıç: 08.07.2024
Ayrılış: 14.07.2024

Son Başvuru Tarihi

05.07.2024

Alanı

Tarih, Sosyoloji, Siyaset

Mekan

Bilimler Köyü - Foça

Kimlere?

Lisans, Lisansüstü, Araştırmacılar